Ramazan ayında beşikte iken oruçluydu
Hava biraz bulutluydu
Oruç bitti mi belli değildi
Annesi süt verdi emmedi
Orucun bitmediği belli oldu
Okula giderken
Melekler onunla yürürdü
Melekler
Yer açın evliyadan bir zat geliyor
Dediklerini duyardı
Hiç kimseyi kapısından çevirmezdi
Çocuklarla beraber oynamak istediğinde
"Bana gel ey mübârek, bana gel."
Diyen bir ses işitir,
Korku ve heyecanla annesine koşardı.
Abdülkâdir Geylânî idi o mübarek
Nur yüzlü gülümseyen gülümseten
Bedeni nura boyanan
On sekiz yaşında Bağdad'a geldi
Buradaki meşhur âlimlerden ders almak sûretiyle
hadîs, fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde çok iyi yetişti
Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri,
Bir müddet ders verip insanları irşâd ettikten,
Hak ve hakikatı anlattıkdan sonra,
Ders ve vâz vermeyi bıraktı.
İnzivâya çekilip, yalnızlığı seçti.
Sonra sahrâlara çıktı.
Bağdad'ın Kerh harâbelerinde yaşamaya başladı.
Bütün vaktini ibâdet,
riyâzet ve mücâhede ile
Nefsinin arzu ve isteklerini yapmamak,
İstemediklerini yapmakla geçirmeye başladı.
Buyurdu ki:
Irak'ın sahrâ ve harâbelerinde
25 sene insanlardan uzak kaldım.
Benim kimseden,
Kimsenin benden haberi yoktu.
Bâzan uzun müddet yemezdim ve "açım açım" diye
İçimin feryâdını duyardım.
Bâzan üzerime öyle ağırlıklar gelirdi ki,
Bunlar bir dağın üstüne konsa, tahammül edemeyip,
Paramparça olurdu.
Bu sırada; "Muhakkak zorlukla berâber bir kolaylık vardır,
Şüphesiz zorlukla berâber kolaylık vardır."
meâlindeki İnşirâh sûresinin
Beşinci ve altıncı âyet-i kerîmelerini okuduğumda
Üzerimdeki ağırlıklar dağılıp, giderdi."
Şeytanlar çeşitli kılık ve kıyâfetlere bürünüp
Toplu hâlde yanıma gelir,
Beni yolumdan çevirmek için uğraşırlardı.
Kalbimde büyük bir azim ve direnç hissederdim.
İçimden bir ses;
"Ey Abdülkâdir! Onlarla mücâdele et, onlara galip geleceksin." derdi.
İçlerinde bir şeytan durmadan bana gelir;
"Buradan git, şöyle yaparım, böyle yaparım."
Diye beni tehdit ederdi.
Cân u gönülden,
"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm" okuyunca,
Onun tamâmen yandığını görürdüm. Dedi
Gönülleri huzura kavuşturur
Kötülükleri savuşturur
İnsanlar onunla bulurdu selâmet
Bir defâsında;
"İyi müridlerin hâli mâlum,
Ya kötülerinki ne olacak?" diye sorduklarında;
"İyi olanlar kendilerini bize adamışlardır.
Kötülere gelince biz de kendimizi
Onları kurtarmak için adadık." buyurdular.
Melekler saf saf yanına gelirdi
Onlara selâmlar verir
Hain şeytanı taşlar
allah huzurunda eğilsin başlar
Eğilmesin kaşlar
Zaman geçti
Dilimiz seni unuttu
Kaldık sanki dağlar başında
Kervan gitti yollar kapandı
İyiliğin yoluna çağıran
İyiliği gönüllere yerleştiren kalmadı
Dünyaya meyil verdik sonu gelmez sandık
Mala mülke gönül verdik murat almadık
Abdul Kadir Geylani
Bedeni Nur ile olan
Tüm bahçelere gül olan
Gül kokulu Resul yolunda koşan
Tüm gül bağının bülbülü
Hakka gider onun yolu
Hakka gider onunla tüm Allahın kulu
Dergâhında himmet var
Her anında hikmet var
Her gününde kapısında rahmet var
Evliyâ Hazretü’ş-Şeyh Abdulkâdir-i Geylânî (k.s) kapısında
Kul Mehmet derki varamadık dergâhının kapısına
Gönlümüz açıktır yolunun yapısına
Günümüzde gidişimiz gelişimiz hep boş
Maşuk bulma ise pek zor istediğin kadar koş
Âşık bulurmu bilmem kişi
Gönül kapısı kitli olunca
Yaralar sarılmayınca kanar
Evliyâ Hazretü’ş-Şeyh Abdulkâdir-i Geylânî (k.s) kapısına
Gönül dergâhına varan şifayı dermanı kapar
Mehmet Aluç
Sitemizde Bulunan Alıntı, Makale, Şiir vb. Bütün içerikler Tamamen bilgilendirme Amaçlıdır. Sitemiz Bu içeriklerden Hiç Bir Şekilde Kar Amacı Gütmemektedir.
Bu yazının Yayın İlkelerini İhlal ettiğini düşünüyorsanız,İletişim den Bize bildiriniz...
En Kısa Sürede Size cevap verilecektir.
Yeni konu Açamazsınız
Yeni konu açabilirsiniz.
Konuya cevap yazabilirsiniz.
Konu kapalı konuya cevap yazamazsınız. (M) Moderatör (A) Admin (SA) Son Admin